Rumeli'nin çok kültürlü, neşeli ve çokça acılı coğrafyasında inatla direnen, hatırlanmak istenen Türklerin hikayesidir bu.
üsküp'de Türk kimliğiyle yaşayan bir ailenin Osmanlı çekildikten sonra yıkılan bir mirası ayakta tutmasının öyküsü. üsküplü Türk aile yıllar önce Yugoslav rejimi tarafından yıkılan ata yadigarı bir camiyi yeniden yapmak istemektedir. Ailenin tüm fertlerinin rüyasıdır bu.
Ailemiz bu camiyi yeniden yapmak isterken üsküp'ün çok çeşitli kültüründe kimliklerini korumak ister. Beraber yaşama yeteneğini Osmanlı'dan sonra kaybeden Rumeli'de birbirine düşman bir Türk ve Makedon aile yine Osmanlı mirası bir ev tapusu sayesinde, aynı evde aynı çatı altında yaşamak zorunda kalırlar. Yüz yıl sonra tarihin bir cilvesi Osmanlı'nın Balkanlar'a sunduğu hediyeyi hatırlatır. Rumeli'nin renkli kültürü, hikayemizin çılgın karakterleri ve Romeo ile Juliet/Leyla ile Mecnun aşklarındaki gibi güçlü bir çatışma hikayemizi taşıyacak ana unsurlar olacaktır. üsküp'ün ortasından geçen Vardar nehri Türk ve Makedon kültürünü ayırırken Osmanlı'dan kalan köprü iki kültürü hala bir arada yaşatır. Bizim hikayemizde ise Osmanlı mirasını ihya etmek için yıkılıp gitmiş camiyi yapmak isteyen aile ile sert tutumlu Makedon aile yine Osmanlı'dan kalan bir evde yaşamak zorunda kalırlar. Herkes anlar ki Osmanlı Medeniyeti Balkanlar'ın sorunlarına çare olacak tek kıymettir. Aşka bile... üsküp'ün iki düşman ailenin iki pırlanta evladı Jovanka ve Ertan'ın aşkları üsküp'ün dilinde türkü, ailelerinin dilinde şikayet olacak, bu imkansız aşkı imkana kavuşturan ise yine Osmanlı mirası bir köprü olacaktır. Muazzam tatlı üsküp Türkçesiyle Balkan Ninnisi bize neyi kaybettiğimizi hatırlatacak