TRT1 Kanal Koordinatörü Kurtuluş Zeydan, ‘Tarihimizde yatan hikayeleri seyircimizle buluşturmayı düşünüyoruz” dedi.
Vizyon Dergisi, TRT1 Kanal Koordinatörü Kurtuluş Zeydan ile mini diziler üzerine röportaj yaptı. Röportajdan satır başları:
TRT’nin uzun soluklu dizileri büyük beğeni topladı. Peki, mini dizi şeklinde yapımları niçin tercih etti TRT?
Uzun soluklu dizilerimiz seyircimizden teveccüh görmekte. Diriliş Ertuğrul gibi büyük ölçekli projeleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Ama bu büyük projelerin yanında yine destansı hikâyeleri daha yoğun bir yapı içerisinde sunmaya çalışacağız. Çünkü biz, bugünü anlamak için dünü bilmek gerektiğine inanıyoruz. 1071’i başlangıç kabul edersek inanılmaz zenginlikte hikâyeler, destanlar barındırıyor tarihimiz. Biz bu hikâyeleri çok da bekletmeden seyircimizle buluşturmayı düşünüyoruz.Bunun için 4 ya da 6 bölüm, belki bazıları biraz daha uzun ama mini dizi olarak kabul edebileceğimiz projelere imza atmayı düşünüyoruz. Böylece kahramanlarına yoğunlaşacağımız, döneme ve an’a yoğunlaşacağımız çok daha yoğun duygu barındıran,tarihi gerçekliği anlatan, seyircinin ilgisinin dağılmadan bir solukta izleyeceği dizilerin yapımını gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Yoğun, etkili ve tempolu hikâyeler seyircilerimizi bekliyor. Rating kaygısını ön plana almayan bu dizilerimizin tek rakibi bir sonraki dizimiz olacaktır.
Aslında mini diziler TRT tarihinde görülmemiş yapımlar değil. Önceki mini diziler genellikle Türk Edebiyatı’nın önemli eserlerinden uyarlamalardı. Peki şimdi neden konu olarak tarih seçildi?
Edebiyat uyarlamalarımız bizim önemli kaynaklarımızdan. Bizim gibi bu kaynağı diğer televizyonlar da kullanıyor. Uygulamalar ortadadır, ratingi yüksek ama içeriği daha popülist kaygılarla sulandırılmış pek çok örnek var. Edebiyat uyarlamaları ister istemez yazarın verdiklerine, senaristin önermeleri şeklinde vücut buluyor. Oysa tarih bilincimiz ve belleğimiz hep yazılı olan bir gelenekle besleniyor. Bizim görevimiz bu kaynağı seyircimizle buluşturmak. Böylece bugünü daha iyi anlamalarına katkı sağlayabiliriz.
Bugün Bayır Bucak Türkmenleri’ni anayurtlarından söküp atmak isteyen zihniyetle Ahıska Türkleri’ni ana yurdundan eden zihniyet aynıdır. Seyircimiz bunu idrak ederse milli bir bakış açısı oluşturmak adına Milli bir Kurum olarak ciddi bir katkı sağlayabiliriz.
İlk iki dizi kamuoyuna açıklandı.Yayınlanmaya başlanan Büyük Sürgün Kafkasya beğenildi, sosyal medyada çok konuşuldu. Seddülbahir’den sonra devam edecek diziler hangileri? Prodüksiyonları tamamlandı mı?
Prodüksiyon aşamasında olan, ‘Gelecek Program’ diye anons edebileceğimiz dizilerimizle ilgili çalışmalarımız sürüyor.Kut’ül Amare gibi bir büyük hikâyemiz var sırada. I. Dünya Savaşı’nın en önemli hikâyelerindendir. Bugün de karışık olan bir coğrafyadaki Osmanlı varlığını koruma mücadelesini anlatmaktadır. Dicle Nehri kıyısındaki bu destansı savaşta İngilizlere karşı verilen inançlı ve dirençli kavga seyircimizi etkileyecek türdendir.
Yüz yıllık bir tarihi olan Seydi Beşiresir kampında yaşananlar unutulmuş kahramanlarımıza bir saygı duruşu olacaktır. Tamamı subay ve emir erlerinden oluşan İskenderiye’deki bu kampta kalanlar eğitim ve müzik çalışmaları ile burayı bir kültür merkezine çevirmiş ama İngilizler’in zalim yöntemleri ile büyük kısmı kör olmaktan kurtulamamışlardır.
Zenci Musa’nın Yemen’de yaptıkları unutulmaz bir hikâyedir. Ölene kadar Osmanlı ülküsü için yaşamış bu Sudanlı Müslüman’ın varlığını, adını bile bilmeyen bir nesile hatırlatmak bile tek başına önemlidir.Ama hikâyenin ve dizinin hepimizi sarıp sarmalayacağına, Kuşçubaşı Eşref’in en güvendiği adam olan, Akif’in iltifatına mazhar olmuş bu mazlumun yaşadıklarının ufkumuzu aydınlatacağına inanmaktayız. O’nun yerine ulaştırdığı şeyin bir hazine değil, bir idealin büyüklüğü olduğunu göreceğiz.
Gördüğünüz gibi tarihimiz sonsuz bir kaynak ve bu kaynak asla kurumayacak. Biz geçmişimizi yeni nesillere anlatarak önemli bir görevi yerine getireceğiz.