Ertuğrul'un vazifelerinin elinden alınması ve alplıktan çıkarılması, Kayıları ve Kayı Alpları'nı büyük bir şaşkınlık içinde bırakmıştır. Büyük bir öfke dalgası obada kabarmaktadır. Ertuğrul'un inadını ve mücadele azmini kırmak için hem içerideki hainler hem de dışarıdaki düşman Moğollar O'nu baskı altında tutmak istemektedirler. Ertuğrul, anası Hayme ve ağabeyi Gündoğdu ile de karşı karşıya kalmıştır. Aile içinde de kırılmalar ve parçalanmalar baş göstermektedir.
Dahası, obadaki beyler de tıpkı siyasi ihtiraslarıyla hareket eden Korkut ve Tuğtekin gibi, içlerini oyan büyük Noyan tehlikesinin farkında değillerdir. Kış bitiminde Moğol ve Selçuklu ordusu karşı karşıya gelene kadar, ana rahmi kadar huzurlu ve sıcak bir kış geçirmek, obanın ihtiyaçlarını gidermek telaşına düşmüşlerdir.
Ertuğrul ise tüm bu olumsuz koşullara rağmen en küçük bir tereddüt göstermeden, mücadelesine tek başına devam etme kararı alır. Elbette yanında alpları Doğan ve Turgut ile Deli Demir de olacaktır. Halime ise karnında bebesi olmasına rağmen üzerine düşeni yapmakta bir an bile düşünmeyecektir.
Ertuğrul, Noyan'ın Türklerden savaşçı devşirdiğini bildiği için, Moğol Birliği'nin içine Abdurrahman'ı sokmayı planlar. Ne var ki Abdurrahman, hain olduğu gerekçesiyle idamla yargılanmak için hapse atılır. Ertuğrul, amacına ulaşmak ve masum olduğunu bildiği Abdurrahman'ı kurtarmak için son derece tehlikeli bir plan yapar.